El Nino Etkisi… İklimde Döngü Tersine Dönüyor

İspanyolca “erkek evlat” anlamına gelen El Nino hava olayı, bu yıl yaz mevsimiyle birlikte etkisini göstermeye başladı. Dünya genelinde sıcaklık artışına neden olan El Nino ile birlikte, şimdiye kadarki en yüksek sıcaklık değerleri ölçüldü.

Pasifik Okyanusu’nda meydana gelen El Nino, öncelikle okyanuslara kıyısı olan bölgelerde etkisini gösterirken sonrasında dünyanın iklim düzeninde büyük değişikliklere yol açıyor.

El Nino’nun etkileri hakkında AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan meteoroloji mühendisi Tatlı, 2 ila 7 yılda bir meydana gelen hava olayının genellikle aralık ayında zirveye çıktığını ve ortalama 9-12 ay sürdüğünü belirtti.

ABD’nin kuzeyindeki kutup jet akımı rüzgarlarının (jet stream) etkili oldukları bölgeye yağış götürdüğünü, fakat bu rüzgarların El Nino etkisiyle güneye inerek önceden yağış bıraktığı yerde gücünü yitirip kuraklığa ve bunun sonucunda da orman yangınlarına yol açtığını ifade eden Tatlı, El Nino’nun Türkiye ve çevresini etkilediğine dair bilimsel bir kanıt olmadığını, daha çok Orta Asya, Afrika Boynuzu ve Avustralya’nın kuzey doğusunda etkisini gösterdiğini vurguladı.

“DÖNGÜYÜ TERSİNE ÇEVİRİYOR”

El Nino iklim olayının, Pasifik Okyanusu’nun doğu kesimindeki deniz suyu sıcaklıklarını artırırken aynı zamanda dünya genelinde iklim değişikliğine de neden olduğunu aktaran Tatlı, şunları söyledi:

“El Nino, döngüyü tersine çevirdiği için hava koşullarını normalden daha fazla ısıtıyor, biz buna sıcaklık anomalisi diyoruz. Bir bölgede suyun ısınması ve buharlaşmanın artması yağışın oraya düşeceği anlamına gelmez. Yatay taşıma adında bir sistem var. Orada yağışa geçebilecek su buharı başka bölgeye taşınarak yağışı orada meydana getirebilir.”

Tatlı, normal iklim koşullarında rüzgarların ve hava hareketlerinin belirli bir düzen içinde ilerlediğini fakat başta ticaret rüzgarları olmak üzere muson rüzgarlarının da El Nino’dan etkilenerek zayıfladığını, sıcaklık anomalilerinin de bu değişimler sonucu ortaya çıktığını anlattı.

Sıcak deniz yüzeyi sularının atmosferdeki yükselme hareketlerinin nem miktarını artırarak bulut ve yağış düzenlerini etkilediğini bildiren Tatlı, “El Nino’nun rüzgar düzenlerini etkilemesi, Pasifik Okyanusu’nda deniz sıcaklıklarındaki değişikliklerin atmosferde etkileşimini içerir. Bu etkiler dünya genelinde iklim değişikliklerine neden olabilir ve yağış modellerini, hava sıcaklıklarını, rüzgar akıntılarını değiştirir.” diye konuştu.

Aşırı hava olaylarının El Nino ile bağlantılı olduğu, ticaret rüzgarları tersine döndüğü için yükselmesi gereken havanın yükselemediği ve bunun da kuraklıkla sonuçlandığı bilgisini veren Tatlı, bazı bölgelerde ise yükselici hareketlerin bulut oluşumunu hızlandırarak aşırı yağışlara sebep olduğunu dile getirdi.

Tatlı, şöyle devam etti:

“Özellikle Avustralya ve Endonezya gibi bölgelerde normalde yağışlı dönemlerde kuraklık yaşanabilir. Yağış olması için yükselici hareket olması lazım ama El Nino döneminde tam tersi alçalıcı hareketler oluyor ve dolayısıyla yağışların azlığı kuraklığa sebep oluyor. El Nino, tropik kasırgaların aktivitesine de etkileyebilir, Atlantik Okyanusu’nda da daha aktif bir kasırga sezonuna neden olabilir.”

“DENİZLERDE BİYOÇEŞİTLİLİK KAYBINA YOL AÇIYOR”

Normal iklim koşullarında ticaret rüzgarları ile Güney Amerika’dan Asya’ya taşınan sıcak deniz sularının biyoçeşitlilik bakımından zengin derin dip sularının yükselmesini sağladığına değinen Tatlı, bu dengenin El Nino etkisiyle bozulmasıyla besin ve biyoçeşitlilik kaybı yaşandığını, deniz suyu sıcaklıklarının artmasıyla bazı deniz organizmalarının sıcaklığı tolere edemeyerek öldüğüne veya göç etmek zorunda kaldığına dikkati çekti.

Özellikle su türleri ile beslenen organizmaların besin kaynaklarına ulaşmakta zorlanabileceğinden ve beslenme alışkanlıklarını değiştirebileceğinden bahseden Tatlı, bu durumun uzun sürmesiyle tür çeşitliliğinde değişimler yaşanabileceği uyarısında bulundu.

Deniz suyu sıcaklık artışına karşı oldukça hassas oldukları bilinen mercan resiflerinin “sıcak su beyazlatma” (ağartma) adı verilen süreçte zarar gördüklerini ve hatta öldüklerini kaydeden Tatlı, “Deniz kuşları ve deniz memelileri de diyelim ki balıkla besleniyor ama balık bulamazlarsa göç yollarını değiştiriyor ve başka bölgeye gidiyorlar. Olayın özü, soğuk suyun yukarı çıkamaması ya da çok az çıkması sonucu besinin azalması. Besin azalınca da deniz biyoçeşitliliği azalıyor.” sözlerini sarf etti.

Kuraklığa veya aşırı yağışlara yol açan El Nino’nun tarım sektörünü de etkileyerek su kaynaklarının azalmasına, mahsul kayıplarına ve toprak erozyonuna yol açabileceğini anlatan Tatlı, El Nino’nun azalan yağışlar ve düşen su seviyeleri nedeniyle hidroelektrik santrallerinin verimini düşürebileceğinin de altını çizdi.

İklim değişikliğinin, El Nino ve benzeri olayların şiddetini artırabileceği, bu nedenle sera gazı emisyonlarını azaltmak ve iklim değişikliğini kontrol altına almanın oldukça önemli olduğu görüşünü paylaşan Tatlı, sözlerini şöyle tamamladı:

“Fosil yakıt kullanımını azaltmak, temiz enerji kaynaklarına geçmek ve enerji verimliliğini artırmak bu amaçla önemlidir. Doğadaki olayların yüzde 98’i meteoroloji kaynaklıdır. Dünyada afet sıralamasında ilk başta kuraklık bulunurken bizde bu depremdir. Her ülkenin de özel koşulları vardır. El Nino olaylarını izlemek ve önceden tahmin etmek için erken uyarı sistemleri oluşturulabilir ama bu bizim ülkemizi ilgilendirmiyor. Bu sistemler kuraklık, sel, aşırı sıcaklık gibi olayların potansiyel etkilerini belirleyebilir ve bu etkilere karşı hazırlıklı olmak için zaman sağlar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir